Depresyon çeşitlerinin birçoğunda geçmişle ilgili takıntılı düşünceler çoktur. Bu düşünceler kişinin etrafındaki insanlarla ilgili olabileceği gibi kendisi ile ilgili olan ve suçluluk içeren düşünceler de olmaktadır. Kişinin kendilik imajı bu yerleşik düşüncelerden ötürü olumsuz unsurlarla doludur. Kendilik imajı ile ilgili olumlu duygu ve düşünceler ise ön plana geçemez, kişi tarafından hatırlanamaz ya da hatırlansa da olumlu duygusal içerikleri ön plana geçemediğinden bir anlam ifade etmezler. Psikolojik sıkıntıların birçoğunda görülen, geçmişte olmuş bitmiş olumsuz yaşantıların olumsuz duygusal etkilerinden kurtulamama ve mevcut olumlu duygu birikimlerimizden yararlanamama durumu, depresyonun birçok çeşidinde var olan bir haldir.
Psikoterapide birkaç temel hedef vardır. Bunlardan ilki kişinin zihninin takılıp kaldığı olumsuz anıların olumsuz duygusal yüklerine karşı kişiyi duyarsızlaştırmaktır. Zira bu, aslında insan beyninin otomatik olarak yaptığı bir işlemdir. Depresyondaki kişinin beyni bu işlemi zamanında gerçekleştiremediği için olumsuz duygular işlenememiş ve biriken bir olumsuz duygu yükü ortaya çıkmıştır. Bu işleme ve duyarsızlaştırmayı sağlamak unut artık o günleri, hepsi geçmişte kaldı gibi ve benzeri telkinlerle mümkün değildir. Kişinin olumsuz algılamalarına o kadar olumsuz duygular hâkimdir ki mantıklı telkinler yetersiz kalır. Psikoterapideki diğer hedef, kişinin içinde bulunduğu depresyon nedeni ile yeterince ya da hiç bağlantı kuramadığı olumlu duygusal hazinesi ile olan temasını güçlendirmektir. Hepimiz az ya da çok olumlu deneyimler yaşarız ve bunların sonucu olumlu duygu hazinemizin içi dolmaya başlar. Geçmişte yaşanmış olumsuzlukların etkisi ile oluşan duyguların işlenmesinde ve zaman içinde bu duygulara duyarsızlaşmada olduğu gibi, geçmiş olumlu deneyimlerin sonucu yaşanan olumlu duyguların insanın ilerideki yaşantısına transferi de otomatiktir. Beynimizde olumsuz duygular zaman içinde etkilerini yitirirken, olumlu duygular canlılıklarını korurlar. Psikolojik anlamda sağlıklı bir beyinde işleyiş bu şekilde olur. Ancak psikolojik sıkıntılarımız varsa, özellikle depresyondaysak işleyiş tam tersine döner. Kişi geçmiş hayatında hiçbir iyi şey olmadığını iddia eder ya da yaşanmış güzel günlerin geride kaldığını, o günlerdeki gibi hissedemeyeceğini ifade eder. Depresyondaki kişinin zannı o olumlu duyguların beyninden silindiği şeklindedir. Olumlu duyguları beynin muhafaza ettiği gerçeğini bilmez, bilse de bunu algılayamaz ve hissedemez. Onun farkında olduğu ve hissettiği tek şey öznel deneyimidir; hayat onun için olumsuzluklardan ibarettir ve çok kötü hissediyordur. Olumlu duygusal hazine ile olan temasını güçlendirmek için depresyondaki kişiye sadece geçmişindeki olumlu deneyimleri ve güçlü yönlerini hatırlatmak yeterli olmaz. Hatırlamak bilişsel bir süreçtir ancak depresyondaki kişinin ihtiyacı olan, olumlu duygusal hazine ile duygusal bir temas kurmaktır.
EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing-Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) yöntemi sürekli geçmişiyle, suçluluklarıyla ve kızgınlıkları ile meşgul olan depresyondaki kişiye, bu olumsuz yaşantıların olumsuz duygusal etkilerine karşı duyarsızlaşmasında yardımcı olur. Beynin otomatik olarak yapması gereken ama olumsuz bir çevre, olumsuzluklara ve travmalara maruz kalınan yaşın küçüklüğü, içinde bulunan durumun ya da yaşanan olayın şiddeti gibi faktörlerden dolayı zamanında yapamadığı zihinsel işleme ve doğal iyileşme süreci psikoterapi ortamında EMDR yöntemiyle harekete geçirilir. Dünyada 20 yıla yakın bir süredir uygulamada olan bu yöntemi günümüzde on binlerce sertifikalı psikoterapist kullanmaktadır. Dünya genelindeki ve merkezimizdeki EMDR uygulamaları değerlendirildiğinde, psikolojik sorunların çözülmesinde son derece hızlı ve etkili sonuçlar veren bir yönteme sahip olduğumuz görülmektedir.