Fobi, korkunun, kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyen, bu anlamda kontrolden çıkmış halidir. Fobi kelimesinin, Yunanca Phobos kelimesinden geldiği düşünülürse, fobinin anlamı daha bir netlik kazanır. Phobos, Yunan mitolojisinde dehşet tanrısıdır.
Gerçekte korku yaratmayacak bir objeye, aktiviteye veya duruma karşı aşırı korku duyma ve kaçınma davranışında bulunmaya fobi denir. Fobik kişiler belli bir durum, nesne veya aktivite ile karşılaştığında aşırı anksiyete duyar.
Kişiler korkularının saçma olduğunun farkındadır, ancak korkularını mantıksal düşünerek engelleyemezler. Bu korkular fobik kişilerin günlük işlevlerinde bozulmaya neden olur.
Fobiler toplumda sık görülür. Araştırmalarda toplumda %10 oranında fobik olduğu söylenmekle birlikte tahminen bu değer %25 dolayındadır. Araştırmalarda fobi sıklığının beklenenden düşük çıkmasının en önemli nedeni bu kişilerin hastalıklarının farkında olmaması ve tedaviye başvuruların az olmasıdır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Sosyal fobi genelde gençlik yıllarında özellikle karşı cinse ilginin arttığı dönemlerde ortaya çıkar.
Fobi ve EMDR Tekniği Tedavisi
Özellikle ruhsal travma sonucu başlayan fobilerde ise kısaca EMDR olarak bilinen (Eye Movement Desensitiza-tıon and Reprocessing) göz hareketleri eşliğinde duyarsızlaştırma ve yeniden proses etme yönteminden yararlanılabilir. Bu tedavi yönteminde kişinin daha önce yaşadığı ve kendisinde korku yerleşmesine yol açan olay etrafında çağrışımları toplanmakta, gözden geçirilmekte ve işlenmektedir. Hızlı ve kalıcı etki bırakan bir yöntem olması nedeniyle uygun olan vakalarda kullanılmaktadır. EMDR'nin ilaca üstün olmasının bir nedeni de tedavi kesildikten sonra da etkilerinin artarak sürmesidir. Oysa ilaç tedavilerinde kimi zaman tedavinin kesilmesinden sonra belirtilerde yeniden alevlenmeler görülebilmektedir. Ne yazık gibi EMDR ülkemizde yeni tanınmakta ve uzmanlarca da yeterince bilinmemektedir. EMDR ile çoğu zaman birkaç oturumda olumlu sonuç alınmaktadır. Bu nedenle aslında daha ekonomik bir yaklaşımdır. Buna karşın çok ve çeşitli problemleri olan kişiler için EMDR uygun olmamaktadır. Çünkü bu kişilerle daha geniş bir yelpaze içersinde yaşamın tüm alanlarını geniş olarak konuşma gereksinimi bulunmaktadır. Oysa EMDR bir noktaya odaklanarak değişim yaratmaya yarayan bir yöntem olduğundan bu tür geniş konuşma ihtiyacı olanlar ya da tedavinin o evresinde bulunanlarda uygulamayı ertelemekteyiz. Ancak EMDR her tür tedavinin içersine monte edilebilir ve yürüyen bir tedavinin etkisini artırmak ve tıkanılan noktalar açmak için faydalı olabilir.
Davranış tedavisinin iki türü olabilir. Bir türünde in vi-vo tabir edilen, kişiyi korktuğu durumla doğrudan karşılaştırma esas alınır. Ancak bunu derecelendirilmiş biçimde yapmak gerekir. Önce daha az korktuğu bir durumla karşılaştırılıp, giderek günler ve haftalar içersinde uyaranın dozu artırılır. Örneğin önce girmekten korktuğu kalabalık bir alışveriş merkezine sadece yaklaşması istenirken sonraki seanslarda o merkezin içine girmesi istenebilir kişiden. Davranış tedavisinin bir başka türünde kişi imgelemde, yani hayalinde korktuğu durumla karşılaştırılır. Bazı fobi türleri buna daha uygundur ya da bazı kişiler bunu tercih eder. Davranış tedavisi esas itibariyle semptomun tedavisine yönelen bir yaklaşımdır. Bir bakıma, parçanın değişmesi ile bütünün de dengesinin değişeceği varsayımına dayanır. Bu doğrudur da. Bazen bir olgunun tamamını değiştirmeye kalkmak hem statükoyu sarsacağı için daha çok korku ve endişe yaratır hem de direnci artırır. Ama bir semptomun ortadan kaldırılması sanki kubbe taşının yerini değiştirmek gibi bütün binanın mimarisini değiştirebilir.
Yüzleşme yöntemi imgeleme, yani hayal etme yolu ile yapılabileceği gibi in vivo, canlı yani doğrudan korkulan nesne ya da durumla karşılaştırma yolu ile de olabilir.
Genellikle bu işlem yavaş yavaş alıştırma biçiminde basamaklandırılmış olarak uygulanır. Ancak yoğun uyaranla karşılaştırma ve sıkıntının her aşamada azalmasını bekleme biçiminde de olabilir. Örneğin agorafobisi olan, yani tek başına kalabalık bir çarşıya girip orada vakit geçirmekten korku duyan ve bunu yapamayan bir kişiyi ele alalım. Uygulama için bu duruma uyan bir yer tespit edilir tedavi olacak kişi ile birlikte. Bu o bölgedeki birçok katlı ve kalabalık çarşı olabilir. Başlangıçta o çarşıya yalnız başına giderek orada sıkıntı duymasına rağmen yarım saat geçirmesi istenir. Oraya girdiğinde duyduğu sıkıntıyı 10 puan üzerinden değerlendirmesi istenir. Daha sonra aynı değerlendirmeyi orada geçirdiği sürenin sonunda da yapması ve bir not defterine kaydetmesi istenir. Çok fazla sıkıntısı olanlar için bir yardımcı terapist, hastayı belirli bir mesafede belirli bir yerde bekleyebilir. Daha sonra aynı uygulama tamamen tek başına da yapılacaktır.
Yarım saatlik uygulamalar sıkıntıda bir sönme, yani kişinin kendisinin yaptığı ölçümlerde bariz bir düşme olana dek sürdürülür. Daha sonra bu uygulama bir saate çıkarılır. Çoğu zaman ilk uygulamalardan sonra kısa süre içersinde sıkıntıda azalma görülür. Terapist bu uygulama dışında belirli aralıklarla hasta ile ayrıca görüşür ve hem genel durumunun nasıl gittiğini hem de uygulamada neler olduğunu takip eder, destekleyici olur.
Böyle bir uygulama devam ederken çeşitli problemler ortaya çıkabilir ya da alevlenebilir, kişinin aile bireyleri içersinde tedavi açısından problem yaratanlar varsa davranışları olumluya çevrilir ya da ortaya çıkan bir ek sorun varsa kısa sürede çözümü ve tedavinin önünü tıkamaması için çalışılır. Tedavi olumlu sonuçlandıktan sonra bu uygulamaların bir süre daha seyrelerek de olsa devam ettirilmesi istenir ve kontrol görüşmelerinde takip edilir.
İnsan korktuğu bir şeyin üstüne gitmeyi neden kabul etsin ve istesin?
Gerek fobik durumlar gerekse obsesyon (takıntı), kon-versiyon (sıkıntıların bedene vurması), panik (sıkıntının doğrudan ifadesi) gibi benzeri durumlar kişinin hem kurtulmak istediği hem de devam ettirmekten kendini alamadığı hallerdir. Örneğin evli ama gizlice ikinci bir ilişkiyi sürdüren ve giderek ikinci kadına daha çok bağlandığını hisseden ve hastalık hastası olan bir erkeğin durumunu düşünelim. Bir karar vermek zorunda olduğu düşüncesi ile karşılaşmak istemez. Bu ona azap vermektedir. Buna karşılık günler boyu kendisindeki bir bedensel şikayeti pireyi deve yapacak hale getirip korku içersinde yaşadığı zaman en azından çözmek zorunda olduğu problemini düşünmekten uzak kalmaktadır. Bu en basit bir açıklamadır. Yoksa insan ruhu pek çok labirentlerle doludur ve bundan çok daha karmaşık mekanizmalar oluşur. Bu mekanizmalar kişiyi değişmek isteğinden alıkoyar. Buna karşılık kişi yine de belirtilerin zorlaması ile tedaviye başvurur. İşte bu durumda başvuran kişiyi tedavide tutmak çok önemlidir. Tedavinin sürmesini tedavici de istemeli ve hastasını teşvik etmelidir. Aksi halde başvuran kişinin kısa süre sonra tedaviyi yarım bırakması çok görülen bir durumdur. Ya da kısa süre içersinde bir başka doktora gitmek yoluyla her tedaviyi yarım bırakır ve böylece durumunu sürdürmüş olur.
Fobi Türleri
akluofobi: karanlıktan korkma
akrofobi: yüksek yerlerden korkma
akustikofobi: belirli seslerden korkma
algofobi: acı çekmekten korkma
amatofobi: toz korkusu
amnezifobi: hafızasını kaybetmekten korkma
androfobi: adamlardan korkma
anemofobi: fırtına korkusu
antlofobi: sel korkusu
antropofobi: insanlardan korkma
apifobi: arılardan korkma
arakibutirofobi: yerfıstığı ezmesinin, yerken, damağa yapışmasından duyulan korku
araknofobi: örümceklerden korkma
aritmofobi: sayılardan korkma
asimetrifobi: simetrik olmayan şeylerden korkma
astenofobi: güçsüz olmaktan korkma
astrafobi: şimşek korkusu
ataksofobi: düzensizlikten korkma
atelofobi: mükemmel ol(a)mamaktan korkma
aviofobi: uçuş korkusu
ballistofobi: silahtan ya da mermilerden korkma
batofobi: derinlik korkusu, yüksek binaların yanından geçmekten korkma
batrakofobi: kurbağa, semender gibi çift yaşayışlı (amfibyen) hayvanlardan korkma
belonefobi: iğnelerden korkma
bibliyofobi: kitaplardan korkma
bromidrosifobi: vücut kokusundan korkma
brontofobi: gök gürültüsünden korkma
dentofobi: dişçiden korkma
dermatopatofobi: deri hastalıklarından korkma
eisoptrofobi: aynalardan korkma
elektrofobi: elektrikten korkma
emetofobi: kusmaktan korkma
entomofobi: böceklerden korkma
epistaksiyofobi: burun kanamasından korkma
eritrofobi: yüz kızarmasından duyulan korku
farmakofobi: ilaçlardan korkma
fazmofobi: hayaletlerden korkma
febrifobi: yüksek ateşten korkma
filofobi: sevmekten, aşık olmaktan korkma
fobofobi: korkmaktan korkma
fotofobi: ışıktan korkma
gametofobi: evlenmekten korkma
gefirofobi: köprülerden geçmekten korkma
gerontofobi: yaşlı insanlardan ya da yaşlanmaktan korkma
glossofobi: topluluk önünde konuşmaktan korkma
haptofobi: dokunulmaktan korkma
harpaksofobi: hırsızlardan ya da bir suçun kurbanı olmaktan korkma
helyofobi: Güneş'ten korkma
hematofobi: kan korkusu
herpetofobi: sürüngenlerden korkma
hidrofobi: sudan, yüzmekten ya da boğulmaktan korkma
higrofobi: nemden ya da yağmurdan korkma
hipegiyafobi: sorumluluktan korkma
hipnofobi: uyumaktan korkma
hipofobi: atlardan korkma
homiklofobi: sisten korkma
ihtiyofobi: balıklardan korkma
jinefobi: kadınlardan korkma
kakofobi: çirkinlikten, çirkin şeylerden korkma
kakorafiyafobi: başarısız olma korkusu
kanserofobi: kanser olmaktan korkma
kardiyofobi: kalp hastalığından korkma
karnofobi: etten korkma
katagelofobi: dalga geçilmekten korkma
kemofobi: kimyasal maddelerden korkma
keymafobi: kıştan ve soğuktan korkma
kimofobi: dalgalardan korkma
kinofobi: köpeklerden korkma
klimakofobi: merdivenden düşmekten ya da merdivenlerden korkma
klostrofobi: kapalı yer korkusu
koprofobi: dışkı korkusu
koulrofobi: palyaçolardan korkma
kremnofobi: yüksek yamaçlardan ya da uçurumlardan korkma
kriyofobi:buzdan ya da donmaktan korkma
kronomentrofobi: saatlerden korkma
ksantofobi: sarı renkten korkma
ksenofobi: yabancılardan korkma
ksilofobi: tahta şeylerden ya da ormanlardan korkma
limnofobi: göllerden korkma
litikafobi: davalardan ve mahkemelerden korkma
logofobi: belirli kelimelerden korkma
lökofobi: beyaz renkten korkma
manyofobi: delirmekten korkma
mastigofobi: cezalandırılmaktan korkma
mekanofobi: makinelerden korkma
melanofobi: siyah renkten korkma
mikrobiyofobi: mikroplardan korkma
mizofobi: kirlilikten korkma
monofobi: yalnızlıktan korkma
musofobi: farelerden korkma
nekrofobi: cesetten korkma
nelofobi: camdan korkma
niktofobi: geceden korkma
nozokomefobi: hastanelerden korkma
obesofobi: şişmanlamaktan korkma
ofidiyofobi: yılanlardan korkma
okofobi: taşıt araçlarından korkma
osmofobi: belirli kokulardan korkma
pantofobi: her şeyden korkma
papirofobi: kağıttan korkma
paraskavedekatriafobi: ayın on üçü ve cuma olan günden korkma
patofobi: hasta olmaktan korkma
pedofobi: çocuklardan korkma
peladofobi: kel insanlardan ya da kelleşmekten korkma
penyafobi: fakirlikten korkma
pirofobi: ateşten korkma
plakofobi: mezar taşlarından korkma
pogonofobi: sakaldan ya da sakallı kişilerden korkma
politikofobi: politikacılardan korkma
porfirofobi: mor renkten korkma
potamofobi: ırmaklardan ya da su akıntılarından korkma
potofobi: alkollü içeceklerden korkma
pteronofobi: kuştüyünden korkma
pupafobi: kuklalardan korkma
radyofobi: radyasyondan, X ışınlarından korkma.
ranidafobi: kurbağalardan korkma
selenofobi: Ay'dan korkma
siderofobi: yıldızlardan korkma
simetrofobi: simetriden korkma
skiofobi: gölgelerden korkma
sosyofobi: toplumdan, genel olarak insanlardan korkma
soteriofobi: başkalarına muhtaç olmaktan korkma
tafefobi: diri diri gömülmekten korkma
takofobi: yüksek hızdan korkma
talassofobi: deniz ya da okyanus korkusu
tanatofobi: ölümden korkma
teknofobi: teknolojiden korkma
teratofobi: gebe kadının, şekilsiz, çirkin bir çocuk doğurmaktan korkması
termofobi: ısıdan korkma
testofobi: testlerden ya da sınavlardan korkma
tomofobi: ameliyat olmaktan korkma
toksifobi: zehir korkusu
topofobi: belirli yerlerden korkma
travmatofobi: yaralanmaktan korkma
trikinofobi: gıda zehirlenmesinden korkma
triskaidekafobi: 13 sayısından korkma
tripanofobi: aşı ya da iğne olmaktan korkma
trikopatofobi: saç hastalıklarından korkma
ürofobi: idrardan korkma
venereofobi: zührevi hastalıklardan korkma
vermifobi: solucanlardan korkma
zelofobi: kıskançlıktan korkma
zoofobi: hayvanlardan korkmaA