Öfke, insan doğasına özgü en temel duygularımızdan bir tanesidir. Bireyin ruhsal, bedensel ve yaşamına yönelik tehditlere karşı gösterdiği bir tür savunma mekanizmasıdır. Öfke duygusunun ilk ortaya çıkma şekli, bebeklerde ağlama nöbeti şeklinde olur. İnsan büyüdükçe ve olgunlaştıkça öfkenin dışa vurum biçimleri değişime uğrar. Kişi bu duyguyu sosyal etkenler ve öğrendiği başa çıkma stratejileri ile kontrol etmeyi öğrenir. Yetişkinliğe eriştiğinde ise artık öfkesini kontrol edilebiliyor olması beklenir. Öfkenin normalin dışında, sağlıksız kabul edilebilmesi için; öfkenin şiddeti, sıklığı, süresi ve sosyal olarak kabul edilebiliğine dikkat edilmesi gerekir. Çocuklarda öfke nöbetleri genelikle 1.5 -2.5 yaş civarında sıklıkla görülür. Öfke nöbeti sırasında çocuklar ağlar, tutturur, kendilerini yere atarlar hatta zaman zaman başlarını yere yada duvara vurur, nefeslerini tutarlar. Çocukların mizaç yapıları değişkenlik gösterdiği gibi öfke nöbeti yaşama şekilleri ve sıklıkları da değişkendir. Öfke nöbetleri çocukların gelişiminin doğal bir sürecidir; fakat bu süreçten çocukların sağlıklı bir biçimde çıkabilmesi ve nöbetlerin sorun olmasını önlemek için bu davranışlar karşısında ailenin bu krizi yönetme biçimi ve bu krizin psikiyatrik bir bozukluğun habercisi olup olmadığını bilmek önemlidir. İnsanlara fiziksel şiddet uygulama, eşyalara zarar verme, sözel şiddet ve kendine zarar verme gibi davranışlar sergilemek öfkenin patolojik dışa vurulduğu anlamına gelir. Bu tür davranışlar dikkate alınmalı, nedenleri araştırılmalı ve gerektiğinde psikolojik destek alınmalıdır.
ÇOCUKLARDA ÖFKENİN SEBEPLERİ
Çocuklarda ağlama, bağırma, tepinme, tutturma davranışları ile dışa vurulan öfke, genellikle engellenme halinde ve hoşa gitmeyen muamelelere maruz kalmaya bir tepkidir.
Çocuklar artık bazı şeyleri kendi yapmak ister, kendi seçmek, kendi gitmek ister. Çocuklardaki bu beklentiler, gün içinde, çocuklar ve ebeveynler arasında güç savaşlarına neden olup öfke nöbetlerine sebep olabilir (örneğin bahçede oyun oynamak isteyen bir çocuğa eve girmesinin söylenmesi gibi). Çocuklar istediklerini elde edemediklerini fark ettikleri anda ise öfke nöbetleri için zemin hazırlanmış olur.
Çocukların dil becerileri kendi istek ve duygularını dile getirebilecek düzeyde henüz gelişmediği için, kendilerini ifade edemediklerinde gerginlik ve öfke yaşamaları kaçınılmazdır.
Anne baba çatışması ve ebeveyn arasında tutum farklılığı olan ailelerde yetişen çocuklar risk grubunu oluştururlar.
Yaşıtları arasında kabul görmeyen ya da aileleri tarafından ihmal edilen çocukların öfke kontrolü sorunu yaşamaları olasıdır.
Bazı çocuklar doğru şekilde davrandıklarında yeterince ilgi görmedikleri için de öfke nöbetleri geçirebilirler. Öfke nöbetleri sırasında ailesinin dikkatini toplamayı başaran çocuk istediğini elde etmiş olur.
Çocukların öfke davranışları pekiştirildiğinde daha da sıklık kazanır. Örneğin, ağladığı için istediğinin yapıldığını fark eden bir çocuk için ikincil kazançlar getiren öğrenilmiş bir davranış haline dönüşebilir. İsteklerini bu şekilde yapmayı öğrenen çocuk bu davranışı yapmayı sürdürür.
Yetişkinlerin bile fazla uyarıldıklarında, yorgun yada aç olduklarında duygularını kontrol etmeleri güçleşir. Çocuklar da aynı şekilde aç ve yorgun olduklarında öfke duyguları daha çok ortaya çıkar.
Tüm bu nedenlerin yanı sıra çocuklarda görülen öfke; Yıkıcı Davranış bozuklukları, Duygu Durum Bozuklukları, Kaygı Bozuklukları ve Zeka Geriliği gibi patolojik problemlerden kaynaklanabilmektedir.
ÖFKELİ ÇOCUĞA NASIL YAKLAŞILMALI...