Bilgi ve İletişim Hattı 0332 265 35 43

Makaleler

SOSYAL FOBİ

Kan, örümcek veya fare görmek, iğne olmak, insanlarla tanışmak, topluluk önünde konuşmak, yüksekte veya dar alanda bulunmak gibi yaygın korkular, çok yoğun korkulara dönüştüğü zaman fobi olarak adlandırılır. Fobi, nesne veya durumun oluşturduğu tehlikeyle orantısız olan, yoğun, aşırı ve mantık dışı bir korku ile karakterize edilen bir kaygı bozukluğudur. Beraberinde yüksek fizyolojik uyarıma yol açan bu yoğun korku yüzünden kişi, korku olayından kaçınmak için elinden geleni yapar. Eğer korkulan olaydan kaçılamıyorsa kişi yoğun kaygı hisseder. Fobi sahibi bireylerin birçoğu fobi başlangıcını belli travmatik olaylara bağlayabildiği için, birçok fobi koşullanma veya bir şey karşısında korku gösteren başka bir kişinin gözlenmesi yoluyla öğrenilmiştir. Ancak, fobi sahibi kişilerin bir kısmı da, fobinin başlangıç sebebini hatırlayamadığı için fobilerin başka sebepleri de olabilir. Sosyal fobi, özgül fobi ve agorafobi en yaygın fobilerdendir. Bu fobiler ortaya çıktıktan sonra oldukça kalıcı hale gelir ve tedavi edilmediği takdirde yıllarca devam edebilir. SOSYAL FOBİ (SOSYAL ANKSİY

SOMATİZASYON BOZUKLUĞU

Somatoform bozukluklar, uzun yıllar süren, kendini tekrarlayan, çoğul ve belirgin vücut (somatik) semptomlar ile karakterize edilir. Vücut semptomları (ağrı, kusma, felç, körlük) istemli olarak kontrol altında değildir, hastanın şikayetlerinin fiziksel sebepleri yoktur ve psikolojik sebeplerden dolayı ortaya çıktıklarına inanılır. Bu belirtilerden bazıları hayalidir, bazıları ise örneğin tek bacağın felç olması gibi semptomlar gerçek gibi görünebilir. Somatoform bozukluklarda, normal vücut işlemleri daha şiddetli algılanır ve kişi tarafından bedensel bir hastalığın belirtisi olarak görülür. Çoğunlukla kişiden kişiye göre değişen bir tetikleyici söz konusudur (örneğin stres, hayat içindeki sıkıntı verici durumlar) ve bunlar normal bir bedensel tepkiye sebep olur. Kalp daha hızlı atmaya başlar, insan gerilir veya mide ağrıları çeker. Bu durumda bazı hastalar kendilerine “Bu ne anlama geliyor? Bende hangi hastalık var?” sorusunu sormaya başlar. Kendilerini sürekli dinler dururlar. Sonuç olarak, kişi rahatsızlıklarına dikkatini ne kadar yoğunlaştırırsa, rahatsızlıkların şiddeti o kadar artar. Bu

KONVERSİYON BOZUKLUĞU

Somatoform bozukluklar, uzun yıllar süren, kendini tekrarlayan, çoğul ve belirgin vücut (somatik) semptomlar ile karakterize edilir. Vücut semptomları (ağrı, kusma, felç, körlük) istemli olarak kontrol altında değildir, hastanın şikayetlerinin fiziksel sebepleri yoktur ve psikolojik sebeplerden dolayı ortaya çıktıklarına inanılır. Bu belirtilerden bazıları hayalidir, bazıları ise örneğin tek bacağın felç olması gibi semptomlar gerçek gibi görünebilir. Somatoform bozukluklarda, normal vücut işlemleri daha şiddetli algılanır ve kişi tarafından bedensel bir hastalığın belirtisi olarak görülür. Çoğunlukla kişiden kişiye göre değişen bir tetikleyici söz konusudur (örneğin stres, hayat içindeki sıkıntı verici durumlar) ve bunlar normal bir bedensel tepkiye sebep olur. Kalp daha hızlı atmaya başlar, insan gerilir veya mide ağrıları çeker. Bu durumda bazı hastalar kendilerine “Bu ne anlama geliyor? Bende hangi hastalık var?” sorusunu sormaya başlar. Kendilerini sürekli dinler dururlar. Sonuç olarak, kişi rahatsızlıklarına dikkatini ne kadar yoğunlaştırırsa, rahatsızlıkların şiddeti o kadar artar. Bu

PASİF AGRESİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Bu kişiler, engelleyen, sürüncemede bırakan, ağırdan alan, geciktiren, erteleyen, inatçı ve performansı düşüren tutumlar sergilerler. Yeterli bir başarı göstermeleri istendiğinde buna karşı koyarlar. Geciktirmeleri için her zaman bir takım mazeretler bulurlar ve başkalarının hatalarını bulup çıkarırlar. Kendilerini öne sürüp ortaya koyamazlar. Bu tür bozukluğu olanlar sosyal durumlarda ya da meslekte uygun performans göstermeyi reddederler fakat bu ret dolaylı ve pasif yolla olur. Sosyal ve mesleki ilişkilerde etkisiz olma gizli bir saldırganlığın ve kızgınlığın ifadesidir. Pasif agresif kişilik bozukluğunun temelinde çocuklukta bilinçdışımıza yerleşen öfkeyle baş etme hataları yatar. Birçok aile tarafından kabul edilemez bir duygu olarak kabul edilen öfke, uygun biçimde ifade edilip, boşaltılmadığında ya bastırılacak, ya da dolaylı yollarla ortaya konacaktır. Öfke duygusunu ifade edemeyip, içinden atamayan çocuk, kızgınlık ve küskünlük duygularına yenik düşecek, pasif agresyon ile rahatlama yolunu tercih edecektir. Negatif kişilik bozukluğu olarak da isimlendirilen pasif agresif kişilik, hiçbir z

ÖZGÜL FOBİ

Kan, örümcek veya fare görmek, iğne olmak, insanlarla tanışmak, topluluk önünde konuşmak, yüksekte veya dar alanda bulunmak gibi yaygın korkular, çok yoğun korkulara dönüştüğü zaman fobi olarak adlandırılır. Fobi, nesne veya durumun oluşturduğu tehlikeyle orantısız olan, yoğun, aşırı ve mantık dışı bir korku ile karakterize edilen bir kaygı bozukluğudur. Beraberinde yüksek fizyolojik uyarıma yol açan bu yoğun korku yüzünden kişi, korku olayından kaçınmak için elinden geleni yapar. Eğer korkulan olaydan kaçılamıyorsa kişi yoğun kaygı hisseder. Fobi sahibi bireylerin birçoğu fobi başlangıcını belli travmatik olaylara bağlayabildiği için, birçok fobi koşullanma veya bir şey karşısında korku gösteren başka bir kişinin gözlenmesi yoluyla öğrenilmiştir. Ancak, fobi sahibi kişilerin bir kısmı da, fobinin başlangıç sebebini hatırlayamadığı için fobilerin başka sebepleri de olabilir. Sosyal fobi, özgül fobi ve agorafobi en yaygın fobilerdendir. Bu fobiler ortaya çıktıktan sonra oldukça kalıcı hale gelir ve tedavi edilmediği takdirde yıllarca devam edebilir. ÖZGÜL FOBİ Daha önce basit

OBSESİF KOMPÜLSİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan Obsesif kompülsif kişilik bozukluğunda birey mükemmeliyetçidir, zihni ayrıntılar, kurallar, programlar ve bunun gibi şeylerle meşguldür. Bu kişiler genellikle ayrıntılara çok fazla dikkat ayırırlar ve bu yüzden projelerini bitiremezler. Obsesif bireyler haz yönelimli olmaktan ziyade iş yönelimlidirler. Karar vermede ve zaman yönetiminde aşırı derecede güçlük çekerler. Kişilerarası ilişkileri zayıftır, çünkü obsesif kompülsif kişilikler inatçı ve ısrarcıdırlar. Karşı taraftan her şeyin kendi istedikleri gibi yapılmasını talep ederler. Olaylara gülüp geçebilme, sıcaklık ve samimiyet duyma gibi becerilerden yoksundurlar. Çoğu zaman ciddi, katı, resmidirler ve özellikle de ahlaki konularda esneklik gösteremezler. Kendilerini ve içinde bulundukları koşulları kendi denetimleri altında tutma arayışındadırlar. Kendilerinden ödün vererek uzlaşmaya gelemezler. Otoriter bir tutum içindedirler. Toplumsal davranışlarında kibar ve resmidirler. Başkalarıyla, düzeylerine ve içinde bulundukları konuma göre ilişki kurarlar. Eşitlik

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

Obsesif kompulsif bozukluk kişinin kontrol edemediği ve normal işleyişi etkileyen kalıcı, tekrar eden mantık dışı düşünceler, dürtüler ve imgelerden oluşan saplantılar ile anlamsız bir davranışı veya alışkanlığı üst üste tekrar etme yönünde karşı konulmaz dürtülerden (el yıkamak, bir şeyleri kontrol etmek, saymak, düzene sokmak) oluşan takıntılardan meydana gelir. Kontrol edilemeyen, yinelenen ve stres yaratan düşünceler, korkular veya görüntüler obsesyon olarak adlandırılır. Bu obsesyonların yarattığı kaygıdan kurtulmak amacıyla yineleyici davranışları ve ritüelleri gerçekleştirmeye ise kompulsiyonlar denir. Örneğin, kirli veya pis olmak obsesyonu olan bireyler ellerini defalarca yıkayarak kompulsif bir ritüel sergiler. Bazı bireyler kompulsif davranışlar olmadan da obsesyonlara (mantık dışı, tekrarlanan düşünceler) sahip olabilir. Kompulsif davranışlar genellikle zaman alıcı olduğundan her gün tamamlanmaları çok uzun sürebiliyor. Kompulsif davranışları gerçekleştirmek kişinin kaygılarını kısa vadeli olarak gidermesine yardım edebilmesine rağmen, uzun vadede bu kompulsif davranışlar

YAYGIN ANKSİYETE (KAYGI) BOZUKLUĞU

ANKSİYETE ( KAYGI) BOZUKLUKLARI Anksiyete bozukluğu ya da kaygı bozukluğu kişinin işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen çeşitli korku, kaygı veya anksiyete bozukluklarına verilen genel kapsamlı bir isimdir. Panik Atak, Agorafobi, Panik Bozukluk, Özgül Fobi, Sosyal Fobi, Obsesif-Kompulsif Bozukluk, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Yaygın Anksiyete Bozukluğu olarak adlandırılan rahatsızlıklar Kaygı Bozuklukları başlığı altına girmektedir. Anksiyete aslında herkesin günlük hayatta zaman zaman hissettiği normal ve yaygın bir duygudur. Anksiyete ancak kişinin günlük hayatındaki işlevselliğini olumsuz yönde etkilemeye başladığı takdirde sorun olarak kabul edilir. Anksiyetenin tanısı için aşağıdaki ölçütler kullanılabilir. Kişinin anksiyeteden dolayı meslek ve aile yaşamında güçlüklerle karşılaşması Arkadaş, komşu, tanıdık ve aile üyeleri ile olan ilişkilerde sorunlara yol açması Günün büyük bir bölümünde kişinin aklını meşgul etmesi Kişinin korku ve kaygılarını kontrol altında bulundurmakta güçlük çekmesi Bu durumun en az 6 aydır devam etmekte olması

AGORAFOBİ

Kan, örümcek veya fare görmek, iğne olmak, insanlarla tanışmak, topluluk önünde konuşmak, yüksekte veya dar alanda bulunmak gibi yaygın korkular, çok yoğun korkulara dönüştüğü zaman fobi olarak adlandırılır. Fobi, nesne veya durumun oluşturduğu tehlikeyle orantısız olan, yoğun, aşırı ve mantık dışı bir korku ile karakterize edilen bir kaygı bozukluğudur. Beraberinde yüksek fizyolojik uyarıma yol açan bu yoğun korku yüzünden kişi, korku olayından kaçınmak için elinden geleni yapar. Eğer korkulan olaydan kaçılamıyorsa kişi yoğun kaygı hisseder. Fobi sahibi bireylerin birçoğu fobi başlangıcını belli travmatik olaylara bağlayabildiği için, birçok fobi koşullanma veya bir şey karşısında korku gösteren başka bir kişinin gözlenmesi yoluyla öğrenilmiştir. Ancak, fobi sahibi kişilerin bir kısmı da, fobinin başlangıç sebebini hatırlayamadığı için fobilerin başka sebepleri de olabilir. Sosyal fobi, özgül fobi ve agorafobi en yaygın fobilerdendir. Bu fobiler ortaya çıktıktan sonra oldukça kalıcı hale gelir ve tedavi edilmediği takdirde yıllarca devam edebilir. AGORAFOBİ Agorafobi, panik at

DİSSOSİYATİF BOZUKLUKLAR

Bir fantezi, düşünce veya hatıraya kendinizi fazla kaptırarak kısa bir süre için gerçek dünyadan koptunuz hissini muhtemelen yaşamışınızdır. Fakat biri size seslendiğinde hemen dönersiniz. Bu gerçeklikten kopmaya veya Dissosiyatif deneyime normal bir örnektir ve kendinizle ilgilendiğinizde, hipnotize edildiğinizde veya hayal kurduğunuzda meydana gelebilir. Dissosiyatif bozukluk; kişinin normal bütünleşik kendiliğinde, bilincinde, belleğinde veya kimlik duygusunda normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünde bir bozulma, ayrılma veya kırılmanın gerçekleşmesi ile tanımlanır. Dissosiyatif bozuklukların kökeninde genellikle çocukluk çağında yaşanmış kötü olaylar vardır. Çocuk kendisinden çok daha güçlü olan ebeveynleri veya büyük kişilerin kötü muameleleri ve olumsuz olaylar karşısında çok güçsüz ve çaresizdir, bu olaylarla baş edebilmek için tek yöntem dissosiyasyon yani zihinsel olarak durumdan, ortamdan ve kendisinden uzaklaşma ve kopmadır. Çocuklukta bu yöntemi öğrenen bireyler yetişkinlik dönemlerinde de bunu sürdürür. Dissosiyatif Bozukluk çeşitli ruhsal zorlanmalar karşı
Hızlı İletişim
Numaranızı Bırakın,
Sizi Arayalım
Gizle