Bilgi ve İletişim Hattı 0332 265 35 43

Makaleler

SELEKTİF MUTİZM (SEÇİCİ KONUŞAMAMA)

Selektif Mutizm çocuğun ev, aile veya akrabalarının yanı gibi kendini rahat ve güvende hissettiği ortamlarda konuşup, okul ,arkadaş çevresi,oyun ortamı gibi konuşmasının beklendiği sosyal ortamlarda konuşmaması durumudur. Bu çocuklar “konuşmamayı seçtikleri” sosyal ortamlarda genellikle göz kontağı kurmaz, kendisine iletişim yöneltildiğinde hiç duymamamışçasına tamamen hareketsiz kalabilirler. Seçici konuşmama %1 den az oldukça ender rastlanan bir durumdur. Problem birkaç ay sürebilecekken 1 kaç yıl da sürebilir. Bu çocuklarda sözel olarak konuşmak yerine, jest ve mimik kullanımı, kafa sallama, çekme, itme ve tek heceli kelimeleri mırıldanma ya da fısıltılı konuşmalar görülmektedir. Aşırı derecede utangaçlık, sosyal ortamlarda küçük düşmekten korkma, sosyal izolasyon, geri çekilme, anneden ayrılmama, kompulsive özellikler, olumsuz duygular, mutsuzluk, öfke nöbetleri, özellikle evdeki bireyleri kontrol altında tutma ve karşı gelme davranışları bu bozukluğun en temel özelliklerindendir (Dow, Sonies, Scheib, Moss ve Leonard, 1995). SELEKTİF MUTİZMİN NEDENLERİ(ETİYOLOJİSİ)

SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU (SOSYAL FOBİ)

Sosyal Anksiyete (kaygı) Bozukluğu ya da sık kullanılan adıyla Sosyal Fobi bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı düşüncesi ve bu konuda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur.Sosyal anksiyete bozukluğu görülen çocuklar için yapılan tedavi taleplerinde sosyal soyutlanma, sınıftaki konuşmalara katılmama, ya da okulda herhangi bir durumda bariz bir şekilde iletişimi reddetme doğrultusunda okuldaki yetkililer anne babaya çocuklarını kontrol ettirmelerini söylerler. İlk aşamalarda yanıltıcı bir şekilde sessiz ve uyumlu bir çocuk intibasını verir,fakat aslında çocuk sessizlik içerisinde acı çekmektedir ve çaresiz bir şekilde lüzumsuz her türlü ilgiden kaçmaktadır. DSM-V TANI KRİTERLERİ Kişinin başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da kaygı duyması. Not: Çocuklarda kaygı, yaşıtlarının olduğu ortamlarda ortaya çıkmalı ve yalnızca erişkinlerin olduğu etkileşmeler sırasında açığa çıkmamalıdır. B. Kişi, olumsuz ol

AYRILIK KAYGISI BOZUKLUĞU

AYRILIK KAYGISI BOZUKLUĞU Çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan kaygı bozukluklarından biri olan “Ayrılık Kaygısı” nda çocuğun bağlandığı kişiden ayrılmasıyla birlikte gelişimsel düzeyine uygun olmayan, sürekli ve yoğun anksiyete yaşar. Ayrılık Kaygısı Bozukluğu ile birlikte sık görülen “Okul Reddi”nde ise kişide; Olumsuz duygulanıma sebep olan mekan ve aktivitelerden kaçınmak, İtici ve yargılayıcı ortamlardan kaçmak, Dikkat çekme davranışında bulunmak, Okul dışı maddi (elle tutulur) pekiştireçlerin peşinde olmak İlk iki maddenin anksiyete ve depresyon ile, üçüncü maddenin ayrılık kaygısı bozukluğu ile, son maddenin ise, ya hiçbir sorun olmaksızın ya da ADHD, davranış bozukluğu, karşıt olma- karşı gelme bozukluğu gibi dışsallaştırılmış sorunlar ile ilişkili olabileceği belirtilmiştir. (Kearnet ve ark. , 1993; Kearney&Albano , 2004) AYRILIK KAYGISI BOZUKLUĞU ve OKUL REDDİ TEŞHİSİ Ayrılık kaygısı bozukluğu yaşayan çocukların %75’inde okul reddi de görülmektedir. Dünya’da yapılan araştırmalarda %4-5 oranında 7-1

EN HIZLI TERAPİ 'EMDR'

Nedir EMDR? Göz hareketleriyle yeniden işleme ve duyarsızlaştırma anlamına gelen EMDR terapisi Dünya Sağlık Örgütü'nün de kabul edip onayladığı etkin bir terapi yöntemidir. Travmatik Anılar ve Etkileri Kapımızın önündeki elektrik direkleri ve bunların arasındaki elektrik tellerini düşünelim. Bir direkten diğer direğe akım giderken bir blokaj ya da kısa devre sonucu elektrik kesintisi oluşur. Ama bu kesinti sadece o iki direk arasında değil takip eden en yakın trafoya kadar bütün direkler arası akımın kesilmesine neden olur. Beynimizde de direkler gibi nöronlar(sinir hücreleri) ve nöronların arasında oluşan elektrik telleri gibi nöral ağlar bulunmaktadır. Yaşantılar sonucunda ama yanlış ama doğru her nöron arasında farklı ağlar oluşmaktadır. Kısa devre gibi yanlış kodlamalar sonucunda ise yaşamımızda huzursuzluk, mutsuzluk...vs gibi birçok olumsuz duygunun etkisi eşimize, çocuğumuza, iş ve sosyal yaşamımıza yansımaktadır. EMDR Nasıl Uygulanıyor EMDR sekiz adımda uygulanan yapılandırılmış bir terapi yöntemidir. Kişinin yaşadığı travmatik olay ya da olaylar zinciri tek tek tan

HİPNOZUN KULLANIM ALANLARI

HİPNOZUN KULLANIM ALANLARI DERS ÇALIŞMA BECERİLERİNİN KAZANIMI ÖZGÜVEN KAZANMA SINAV KAYGISI ÖFKE KONTROL EĞİTİMİ SİGARA BIRAKMA KEKELEME UYKU SORUNLARI ALTINI ISLATMA KARDEŞ KISKANÇLIĞI TIRNAK YEME SOSYAL FOBİ OKUL FOBİSİ STRES VE STRESLE BAŞA ÇIKABİLME DEPRESYON PANİK ATAK FOBİLER (KEDİ,KÖPEK,UÇAK KORKUSU..VS) DİKKATİ YOĞUNLAŞTIRMA ÖĞRENMEYİ ENGELLEYEN NEGATİF YARGILARIN ORTADAN KALDIRILMASI BELLEĞİN GÜÇLENDİRİLMESİ SINAVDA VAKTİ VERİMLİ KULLANMA BESLENME ALIŞKANLIKLARINI DÜZENLEME MİGREN UYKU DÜZENSİZLİKLERİ SPORDA PERFORMANS ARTIRMA CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI STRES KÖKENLİ DERİ HASTALIKLARI AĞRISIZ DOĞUM !!! HİPNOZ HER ALANDA KULLANILABİLEN BİR YÖNTEMDİR!!!

HİPNOZ YAYGIN HALE GELİYOR

HİPNOZ YAYGIN HALE GELİYOR Büyük hastaneler transı... kırıklar, kanser ve yanıklar için ve ameliyat iyileşmesini hızlandırmak için kullanıyorlar. 7 Ekim 2003, Wall Street Journal Sık sık yanlış anlaşılan ve neredeyse her zaman tartışmalı olan hipnoz genel tıpta da artık daha fazla kullanılıyor. Son yıllarda hipnotize olmuş zihnin beden üzerinde gerçek ve çok güçlü bir etki ortaya koyabildiğini gösteren sayısız bilimsel çalışma ortaya çıktı. Yeni bulgular önde gelen hastaneleri çeşitli hastalıklarda iyileşmeyi hızlandırmak ve ağrıyı hafifletmek için hipnozu denemeye yönlendiriyor. Kuzey Carolina Üniversitesin'de hipnoz hastalara zihinlerini kullanarak azgın bir barsağı sakinleştirmelerine yardımcı ve huzursuz barsak sendromunun ve inatçı mide/barsak bozukluğunun tedavisine dönüştürüyor. Washington Üniversitesi'nin Seattle'daki yanık departmanındaki doktorlar onu hipnozu dayanılmaz ağrıları hafifletmek için kullanıyorlar.Harvard Tıp Fakültesine bağlı bulunan birkaç hastane ameliyat sonrası iyileşme hızını artırmak için hipnoz kullanıyor. Şimdiye kadar yapılan en ikna

YALAN SÖYLEME

Bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun bir girişimde bulunmaktır. Bu girişim, sözle olabildiği gibi jest, yazı ve susmayla da olabilir. Sosyal bir davranış olan yalanın amacı başkalarını yanıltmaktır. Ana-babaların birçoğu, çocuğun gerçeğe sadık kalmasını çok erken bir dönemde isterler. Oysa 3 yaşı çocuğunu inanılmayacak öyküler uydurması ve taklit oyunlarından hoşlanması doğaldır. Çocuk, zeki ve hayal gücü geniş olduğu ölçüde bunda başarılı olur. Öykü uydurmak ve taklit oyunu yalan söylemek değildir ve bunu engelleyici hiç bir değişimde bulunulmamalıdır. Öykü uydurmadan ayrı olarak kanıtlı biçimde gerçeğe sadık kalmama, küçük bir çocukta doğaldır ve bu tür yalan çocuğun eğlenmeyi sevmesinin birine takılmaktan hoşlanmasının doğal övünme arzusunun, arkadaşlarından geri kalmama isteğinin ya da cezalandırma korkusunun bir sonucudur. Ayrıca, ana-babanın üzerinde durdukları bir konu da ilgi çekme ya da ana-babayı taklit etme amaçlarıyla da çocuk bu tür bir yalana başvurmuş olabilir. Yaşamın ilk 5yılında çocuğun yalan söylemesi konusunda endişe etmeye gerek yokt

PSİKOTERAPİST, PSİKOLOG. PSİKİYATRİST KİMDİR

Psikoloji Nedir? Psikoloji , davranışları ve zihinsel süreçleri inceleyen bir bilim dalıdır. Bireylerin ve grupların duygu, düşünce, davranış, motive ve zihinsel süreçleri ile ilgili her türlü gözlem ve araştırmayı kendine konu alan psikoloji bilimi, bunu yaparken bilimsel yöntemi temel alır. İnsana dair her alanda çalışma ve gözlem yapma imkanı olan psikoloji bilimi, kendi içerisinde pek çok alt alana ayrılır. Eğitim psikolojisi, sosyal psikoloji, gelişim psikolojisi, sağlık psikolojisi, deneysel psikolojisi, bilişsel psikoloji, endüstri psikolojisi gibi çeşitli uzmanlık alanları olan psikoloji biliminin en çok bilinen ve uygulamada yer alan alt dalı klinik psikojisidir. Klinik psikoloji, duygusal, zihinsel ve davranışsal bozuklukların nedenlerini, tanı, tedavi ve koruma (önleme) yöntemlerini inceleyen ve psikoterapi yöntemleri ile soruna müdahale eden, psikolojinin uygulamalı bir alt dalıdır. Bu kapsamda, bireyin zihinsel, duygusal ve davranışsal sorunlarının değerlendirilmesi için gerekli psikometrik testlerin (kişilik, zeka, tutum, ilgi, klinik testleri gibi) uygulanması ve yorumlanması, alan ile ilgili t

ÖZGÜVEN

Özgüven kısaca bireyin kendisiyle barışık olması olarak tanımlanabilir. Birçok kaynak özgüveni özsaygı ile aynı anlamda kullanmaktadır. Özgüven düzeyini belirleyen çocuğun kendine bakış açısı ile başkalarının talepleri arasındaki farkın çocuk tarafından anlaşılmasıdır. Zaman zaman dışarda çekingen ve sıkılgan olan çocuk, genellikle evde hırçın ve yaramazdır. İsteklerinin bekletilmeden yapılmasına alışmıştır. Dediği olmazsa tutturur, tepinir ve huysuzlaşır. Çoğunlukla her istediğini elde eder. Yemeğini annesi yedirir. Okul ödevlerini, annesi başında oturmadıkça yapmaz. Ana ve babasının dikkat ve ilgisini her an kendi üstünde tutmaya çabalar. Anababa yatağında yatar, ya da gece uyanıp ana ve babasının koynuna girer. Kısacası böyle bir çocuk ruhsal olgunlaşması yaşından geri kalmış, bağımlı bir çocuktur. Bağımlı çocuk; evde olsun, okulda olsun yaşından daha çocuksu davranır. Girişken değildir ve kendine güveni yoktur. Kolay işlerde bile kendi başına davranmaktan, sorumluluk almaktan korkar. Yanında onu kollayacak biri olmadan edemez. Evde anneye kedi gibi sokulur. Sürekli sevi

KISA BİR ANALİZ

Gayet güzel bir gün, yolda yürüyorsunuz, birazdan olacak olaylardan haberiniz yok, sıradan bir günün keyfini çıkarıyorsunuz. Yolun karşısında çok sevdiğiniz bir arkadaşınızı gördünüz, birbirinizi görmenin heyecanıyla arkadaşınız yanınıza gelmek için karşıdan karşıya geçerken ani bir fren sesi, çığlık, bir anda büyük bir kalabalık, kalabalığın ortasında siz arkadaşınız kollarınızda, üstünüze bulaşan kan lekeleri, her kafadan çıkan bir ses, çaresizlik, umutsuzluk, heyecan, panik....vs. Saatlerce süren Acil bekleyişleri... ...Bir süre sonra... arabaya her bindiğinizde sebebini bilemediğiniz bir kaygı kaplıyor tüm benliğinizi, nefesiniz kesiliyor, boğulacakmışsınız gibi hissediyorsunuz, sonrasında şiddetlenmeler artıyor ve arabaya binmemeye başlıyorsunuz. ...Bir süre sonra...yolda yürürken ya da bir parkta otururken duyduğunuz her fren sesi ürkütüyor sizi, beyniniz zonkluyor, kasılmaya başlıyorsunuz, her fren sesinde bir çaresizlik, bir ölüm korkusu ve daha bir sürü obsesyonlar beliriyor beyninizde ...Bir süre sonra... ellerinizin elbiselerinizin daha temiz olması gerektiğini düşü
Hızlı İletişim
Numaranızı Bırakın,
Sizi Arayalım
Gizle